HOWL'S MOVING CASTLE - YÜRÜYEN ŞATO | STUDIO GHIBLI 2



Tür: Animasyon, Aksiyon, Macera.
Süre: 1 saat 59 dakika.
Ülke: Japonya.
IMDB: 8,2

Esinlenilen Roman: 
Uçan Şato, Diana Wynne Jones.


"Kaç tane silahın olursa olsun, teknoloji ne kadar mükemmel olursa olsun dünya sevgi olmadan yaşayamaz."


 — KONU — 


 İsraf Cadısı Sophie’yi 90 yaşında bir nine haline getirir ve bu güzel büyü paketine bunu kimseye anlatamayacağı bir büyü eki yapmayı da unutmaz. 

 Asıl amacı Howl’un gencecik erkek kalbini ele geçirmek olduğunundan onun aracılığıyla Howl’a mesaj yollar. Bunun üzerine cadıyı bulup büyüyü çözmeye karar veren Sophie yürüyen şatoyu bulur ve Howl’ın yanında temizlikçi olarak çalışmaya başlar.



 —  YORUM — 


 Bu film kesinlikle, anılarımda kalıcı yer edinen animasyonlardan biri. 2017 senesinin başlarında, sınavlarım arasında bir boşluk bulup filmi gece saatlerinde izlemeye başlamıştım. Birkaç gün geçtikten sonra ise beden dersinde iki-üç arkadaşımla sınıfta kalıp test çözmek istememle, okulun bütün kampüslerine yayılıyor. 

 Dersin tam sonlarında, akıllı tahtada filmi açmıştım ve yavaş yavaş sınıfa gelmeye başlayanların dikkatini çekmişti. Arada girip çıkanlar olsa da, sınıfın çoğunluğu oturup her beraber izliyordu. Son saatte sınıf öğretmenimiz geldiğinde, bu tabloyu görüp sevinmişti ve bu filmin diğer kampüslerde de ilkokul ve ortaokullara izletilmesini istemişti. 

 Bu sayede Miyazaki'yi ve Uçan Şato'nun roman halini tanıyanların çoğalmış olduğunu umuyor, yorumuma geçiyorum...




 Filme, kendini ailesinin mesleğine vermiş Sophie'yi iş başında görerek başlıyoruz. Diktiği şapkalardan birini alarak ablasının yanına giderken, iç dünyasındaki hislerini izleyicilere aktardığı birtakım cümleler kuruyor. 




 İnsanların uzak durmaları gerektiği bir büyücüden söz edilirken, Sophie kendini tam da o büyücünün yanında buluyor. Ara sokakta kendisini kurtarak Howl'la şehrin üzerinden uçarken, uçmanın yürümek kadar kolay olduğunu görüyoruz... 

 Howl'un Japon ses aktörünün ünlü biri olduğunu biliyordum ama maalesef bu filmi onun etkisiyle izleyemedim. İngilizce haricinde orjinal halini bulamadım ve bunun eksikliğini bazı yerlerinde hissettim.

 Howl'un kalbini ele geçirmek isteyen cadı ise, Sophie'yi gece saatlerinde bularak yaşlı kadın olmasını kapsayan bir büyü yapıyor. Ghibli filmlerinde en çok gözüme çarpan detaylardan biri, yaşlı kadınların çiziminin çirkinliği. Cadının görüntüsüyle karşılaştığımda, izlerken yüzümü buruşturduğum bazı sahneler bile oldu.




 Bir çare bulabilmek için de Sophie, Howl'un hareket halindeki kalesine gitmeye karar veriyor. Buradaki animasyonda, Studio Ghibli'nin ne kadar iyi bir iş çıkardığını yakından görme şansımız oluyor. 

 Sophie şatoya bir temizlikçi olarak girdiğinde, Howl'un bir itirazı olmuyor ve birlikte yaşamaya başlıyorlar. Eve ilk geldiğinde karşılaştığı ateş, film boyunca çok sevdiğim bir karakter oldu. 




Yumurta kabukları, itinayla yenir! Aynı zamanda çok iyi saç kesim servislerimiz de bulunmaktadır... diye bir slogan hayal edebiliyorum.




 Howl eve bir gece geldiğinde ise, hiç görmediğimiz bir bedene sahip olarak kendini içeri atıyor. Arka planda dönen savaşın bir parçası olarak, savaşıyor. Dönüştüğü kuşun türünü tam olarak bilmesem de, tahminlerimden yola çıkarak bu dönüşümün bir şeyler sembolize ettiğini söyleyebilirim. Geri kalanını araştırmak da sizlere kalmış.

 Howl: "Savaştan sonra, insan olduğunu bile hatırlamayacaklardır."





  Sophie, Howl'un malzemeleri karıştırdığında saçlarının dönüşüm geçirdiği anda yüzündeki ifadenin de bir süre sonra değişmesi bu filmde saç renklerindeki değişimin bir anlamı olduğunu belirtiyor. Filmin sonunda Sophie eski haline döndüğünde, saçları da gri renge dönüşüyor.















 Howl, Sophie geçmişinden parçalar verdiğinde kendi kapılarına ait anahtarları da ona teslim etmişti bu sırada. Başka bir açıdan izlediğimiz bu sahnelerdeki ışıklar yeniden büyüleyici görünüyordu, arka plandaki detayların hiçbir zaman dikkat edilmeden yapıldığını görmedim şu ana kadar.




 Savaşın ortaya çıkardığı küllerin arasında, Uçan Şato ve ekibin kendi yolunu çizdiği ve gökyüzünün daha parlak bir maviye döndüğü sahneler sonu takip ediyor. 

 Sonunda Sophie'nin verdiği öpücüklerin arasında, prensin büyüsünü bozmak için olan özellikle gülümsememe neden olmuştu. Zıplayan bir korkuluğun, gerçek sevginin arayışında bir prens olduğunu kim tahmin edebilirdi ki?



 Bir görsel bulamadığım sahneler arasında, yaşlı görünümündeyken Sophie'nin uykusunda gençleşmesi ve Howl'un onu gçrdüğü kısım da yer alıyordu. Uykusunda, gençliğin kollarında kendini bulan Sophie'nin Howl'un gözlerinin üzerinde olduğunu fark etmeden rüyalarda ilerlemeye devam ettiği andan itibaren, aralarındaki ilişkinin Howl açısından değişmiş olduğunu düşünüyorum...

 Film boyunca gelip geçen sembol ve anlamlarını kendi yorumlamalarımdan bahsetmeden yeniden sizlere hatırlatmak istiyorum. Sözleriyle de olsa, bir şeyler anlatmaya çalışan bu filmde bir detayı gözden kaçırmak istemem... 

  En yakın zamanda, orjinal metni alıp okumak istiyorum. Kitabını okursam eğer, yorumlarımı da burada ayrıca paylaşacağım muhtemelen.




Kalplerin, gözlerini kapatıp süreceği yolculuklar için...




  Filmden Alıntılar:


  • "Kalp ağır bir yüktür."

  • "Bir canavar olmanı önemsemiyorum."

  • "Saçın yıldız ışığı gibi görünüyor. Çok güzel."



  • "Ağlamak güçsüz olduğunu göstermez. Doğumdan itibaren, hayatta olduğunun göstergesidir."




  • "Artık korumak istediğim bir şeye sahibim. O sensin."

  • "Pes ediyorum. Güzel olamayacaksam yaşamakta bir anlam göremiyorum."

  • "Orada olacağını bilmek, orada olma cesaretini bana verdi."

  • "Yaşlı olmanın güzel yanlarından biri de, kaybedecek fazla bir şeyinin olmaması."

  • "En iyi alevlerin, durumlar en kötüyken parladıklarını söylüyorlar."




Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.